Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

FELSEFE'DE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Felsefe - Bilim Tarihi Zihin Haritası




 


 



KASIM AYININ ÜÇÜNCÜ PERŞEMBE GÜNÜ, DÜNYA FELSEFE GÜNÜDÜR!

- FELSEFE ile/ve İNSAN BİLGİSİ

- FELSEFE ve ANTROPOLOJİ

( Felsefe, insanı tanıma çabasıdır. )

- FELSEFE ve/<> İNSAN İNSAN İLİŞKİSİ

- FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )

- FELSEFE ve KİŞİSEL YÖNETİM

- FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM

- FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE

- FELSEFE ile/ve BİLİM

( Tanımlama ve tanıtlaması kendi içinde olan. İLE/VE Tanımlama ve tanıtlaması kendi dışında olan. )
( Kendi üzerine düşünebilme. İLE/VE Nesnesi üzerine yöntem uygulamaları. )
( Bilmediklerimiz. İLE/VE Bildiklerimiz. )
( Nesnesi, içindedir. İLE/VE Nesnesi, dışarıdadır. )
( Bilinç-bilinç ilişkisi. İLE/VE Bilinç-nesne ilişkisi. )
( Bilim, felsefenin başarılarından, felsefe de bilimin başarısızlıklarından örülmüştür. )
( FELSEFE: VARLIK ile/ve METAFİZİK ile/ve AHLÂK )
( FELSEFE: Yasaların örgünlüğünün bütünlüğü. )
( FELSEFE: BİLGİ OLARAK ile/ve/yerine YAŞAM TARZI OLARAK )
( FELSEFE: Nesillerarası mektuplaşma.
Hem öldüren, hem de dirimli tutan bir özellik ve/veya durumdur. )
( Felsefe, İyonya'da doğmuştur. Felsefeye ilk biçimini kazandıran üç filozof Thales, Anaksimander ve Anaksimenes'tir. )
( Düşünmenin yetkin biçimleridir. )
( Öngörme/öngörebilme gereksinimidir. )
( Nitelikli kavramlarını daha nitelikli hale getirmektir. )
( Dili daha nettir. )
( Betimlemeden kavrama, yasalılığa geçişin ilkeli olmasıdır. )

- FELSEFE: PHILO ve SOPHIA
( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )
( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )
( Etkin. VE Edilgin. )

- "FELSEFE ÖĞRENMEK" değil/yerine "FELSEFE YAPMAK"

- FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK

- FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK

- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE: ARİSTOTELES ile/ve HEGEL

- FELSEFE ile/ve DURUŞ

- FELSEFE ile/ve/< AMAÇ

( Amacı bilinmeyen şey, felsefeye konu olamaz. )

- FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE
( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )
( Bir yerini/dizini incitmeyen düşünmeye başlamaz kolay kolay. )

- FELSEFE ile/ve/<> DİL
( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )

- FELSEFE ve DİLİN EVRENSELLEŞTİRİLMESİ

- FELSEFE ve HUKUK

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )

- FELSEFE ve SEVGİ

- FELSEFE'DE: SORUN ÇÖZMEK ile/ve FAALİYET

- FELSEFE ve BİLDİRİŞİM

- FELSEFE ile/ve KÜLTÜR

- FELSEFE ve AYIRIM

- FELSEFE ile/ve SAVAŞ TARİHİ

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )

- FELSEFE ile/ve KURAMSAL/TEORİK AKIL

- FELSEFE: KAVRAMSAL MATEMATİK

- FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Tekillerden tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde tümeli görmek esastır. )
( Felsefe matematiğin çalışma odasını röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )

- FELSEFE: ANLAMANIN ANLAŞILMASININ ÇABASI

- FELSEFE: BİÇİMSELLEŞTİRİLMİŞ MANTIĞIN DORUĞU

- BİLİM VE SANAT VE FELSEFE

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )

- SANAT ve FELSEFE
( Hayranlık. VE Hayret. )

- FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE
( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )

- FELSEFE ve SANAT ve GÖRELİLİK

- MUTLAK ile/değil/yerine MUTFAK

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )

- BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/<> SANATSAL DUYARLILIK ve/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ
( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )

- FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET

- FELSEFE ile İDEOLOJİ

- FELSEFE ile VARLIK

- FELSEFE ile TEFELSÜF

- FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet teolojik, illet metafizik, sebep fizik nedenleri aramaktır. )
( Hikmet: Nasıl ise onu o şekilde bilmek. )
( Hikmet: Varolanların kendisini nasılsa o şekilde tâkatı kadar bilmek. )
( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )
( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )
( Hikmet: Gizil halde, tüM erdemlerin hepsini içerir. )
( Hikmet Tanrısı: ENKİ )
( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )
( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )
( Hikmet'in, 36 tür tarifi! )
( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )
( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )
( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )

- NAZARÎ HİKMET ile/ve AMELÎ HİKMET
( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )

- TEFEKKÜR ve TEAMÜL
( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )

- HİKMET ÜÇGENİ:
TANRI - EVREN - İNSAN
NÜBÜVVET - HİKMET - HİLÂFET
DİN - FELSEFE - BİLGİ
= ERDEM/FAZİLET

- FELSEFE ile BENGİ BİLGELİK
( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )

- FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ

- MİZAN el-HİKME ile/ve MİZAN el-HİKME ile/ve MİZAN el-HİKME

( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE
İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE
Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )

- TABİÎ ile/ve MANTIKSAL ile/ve AKLÎ


 

Bu sayfanın devamı için üyeliğiniz/katılımınız gerekmektedir!...
( This part needs your membership/participation to continue on this page!... )

Kullanıcı Adı / Username


Şifre / Password




  • Yeni Üyeliğinizi/Katılımınızı başlatmak için burayı tıklayınız...
    ( Click here to start your membership/participation... )



  • SÖZLER

     

    Felsefe, koşulsuz sorgulamadır.

    Felsefe, düşüncenin mikroskobudur.

    Felsefe, düşüncenin hareketlerini dışlaştırmadır.

    Felsefe, eleştirel, yaratıcı düşünce kaynağıdır.

    Felsefe, düşünce ile eylem arasındaki ilişkiyi gözlemleme ve çelişkileri giderme çabasıdır.

    Felsefe, yaşamın kılavuzudur.

    Felsefe, bildiklerimizi sıfırlayabilme(nötralize edebilme) çabasıdır.

    Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir.

    Felsefe, bilgiyi kendisine konu alır.

    Felsefe, yöntem arayışlarıdır.

    Felsefe, yöntem üzerine yöntem aramaktır.

    Felsefe, bütünü görme çabasıdır.

    Felsefe, sürekli soru sormayı gerektirir.

    Felsefe, soru sorma(/sorgulama) ve sorun oluşturabilme sanatıdır.

    Ancak sorgulayıcı felsefe, felsefe olmaya layıktır.

    Felsefe, aynı soruya farklı/yeni yanıtlar verebilmektir.

    Felsefe, doğa karşısında hayretle başlar.

    Felsefe, hayreti ortadan kaldıran bilgidir.

    Felsefe, alternatifli düşünm(/c)e sanatıdır.

    Felsefe, alternatifli düşünm(/c)e sürecidir.

    Felsefe, sürekli yolda olmayı gerektirir.

    Felsefe, yanıt değil, soru alanıdır.

    Felsefe, son derece teknik bir disiplindir.

    Felsefe, edebiyat biçiminde olmamalıdır.

    Felsefe, resmî olmalıdır.

    Felsefe, yanıtların öğrenilmesi ile değil, soruların sorulması ile sağlanır.

    Felsefe, tüm olanaklılıkları düşünme yöntemidir.

    Felsefe, düşüncenin düşüncesidir.

    Felsefe, kavramlar üzerine kavramlarla düşünmektir.

    Felsefe, kavramlarla düşünmek ve kavramları düşünmektir.

    Felsefe, kavram matematiğidir.

    Felsefe, içerik zenginliğinin/derinliğinin tanımlanması çabasıdır.

    Felsefe, aşılmış olanın tekrar ele alınmasıdır.

    Felsefe, sohbet değildir.

    Felsefe, kendi aklını kullanma sanatından söz eder.

    Felsefe, anlam verme işi; ideoloji, yaptırım işidir.

    Felsefe, varlıkbilim ve bilgi bilim ile başlayıp, etik ve politik ile devam ettirilir.

    Felsefe, asgari metafizik talep eder.

    Felsefenin felsefeleşmiş hali metafiziktir.

    Felsefe hayretle başlar, hayranlıkla devam eder daha sonra da manâ başlar.

    Felsefe, komuta durumundadır.

    Felsefe, varolan esasından hareket etmektedir.

    Felsefe, sağaltıcıdır.

    Felsefe, düşünceleri kağıda döküp, düşünülenlerin/düşündüklerinin(/o yazılanların/yazdıklarının) üzerine düşünmektir.

    Felsefe, kanaatlerimi sarsmaya da yönelik olmalıdır.

    Felsefe, düşünülmüş olanı düşünmektir.

    Felsefe, en basit(yalın), en göz önünde olanı düşünmektir.

    Felsefe, herkesin bildiğini zannettiği şeye dair soru sormaktır.

    Felsefe, "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!"dır.

    Felsefe, hiçbir etkinliğin kendine özel alanıyla uğraşmaz.

    Felsefe, bilginin bilgisiyle uğraşır.

    Felsefe, katlanmalı bir uğraştır.

    Felsefe, bütünlüklü soyutlamaya gider.

    Felsefe, betimlemeden kavrama geçiştir.

    Felsefe, görelilikleri aşıp ortak noktaları bulma çabasıdır.

    Felsefe, bir alana girmeden önce alana ilişkin soruları sorma çabasıdır.

    Felsefe, filozofsuz öğrenilmez.

    Felsefe, (birşey/ler) hakkında konuşmalar değildir.

    Felsefe, insanların, Varlık'ı (Bilgi ve Değeri de) anlamış ve bilmiş, ona göre davranmış olmalarıdır.

    Varlık'ın ne olduğunu bilmek bilimdir.
    Varlık'ın ne olduğunu anlamak felsefedir.

    Varlık ile Varolan'a ilişkin her tutum(bilmek) ve davranış(eylemek) felsefe'dir.

    Hakkında bilgi ve haber verilen(önerme) her şey varlıktır.

    Felsefede çok yavaş gidilmelidir.

    Felsefede referanslar çok açık olmalıdır.

    Felsefenin kaynağı düşüncedir/kavramdır.

    Felsefenin okulu kağıtla kalem arasındadır.

    Felsefenin çıkış noktası özdeşliktir.

    Felsefesiz yol dışta, felsefeli yol içte yürütür.

    Felsefesizlik, esarettir.

    Felsefeyi terk etmek, us'u terk etmektir.

    Felsefî düşünme, doğruluğun bilincine varma sanatıdır.

    Kavramlar aklın mikroskopudur.

    Kavramlar tümeldir.

    Kavramları, dikkatle birbirinden ayırmak felsefe yapmaktır.

    Felsefenin laboratuvarı dildir.

    Filozof, tuvalinde sözcükler olan bir ressamdır.

    Felsefe çalışanlar, fen bilimi çalışmalıdır.

    İnsan hangi konuda eğilim gösterirse felsefeye girmiş olur.

    Felsefeyle dalga geçmek bile felsefedir.

    Doğaya hayret etmeyen zihin felsefe yapamaz.

    Yokuşu çıkan kişi, tepede filozof ile ilâhiyatçının konuştuğunu görür.

    Sessizlikle bilgelik, davranışlarla krallık.

    Tarih okumak insanları bilge, şiir esprili, matematik zeki, felsefe derin düşünceli, ahlâk ciddi yapar. Mantık ve belagat(dil uzluğu) da tartışma niteliği sağlar.

    Nesneleri düşünmek, duyuları düşünmek ve duyuların üzerinden düşünmektir.

    Dış dünya, kendi değerini ve anlamını içinde taşır.

    Tek görüş hatalı olabileceği gibi; tek akıl da yanlış yapabilir.

    "Demediğimi reddetme konusunda dediğimi reddetmekten daha fazla muktedirim".

    Adamın biri, Sokrat'ı soyundan dolayı ayıplayınca, Sokrat şöyle dedi:
    "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar".

    Immanuel Kant'ın soruları:
    - Neyi bilebilirim?(was kann ich wissen?)
    - Neyi düşünebilirim?
    - Neyi ümit edebilirim?(was darf ich hoffen?)
    - Neye inanabilirim?
    - Neyi eyleyebilirim?(was soll ich tun?)
    - İnsan nedir?(was ist der Mensch?)

     

     

     

     

    Ne içindeyim zamanın
    Ne de tümuyle dışında
    Yekpâre, geniş bir ÂN'ın
    Parçalanmaz akışında







     

     

    FELSEFE

    Felsefe... size ün, servet elde etmek ya da çalıştığınız yerde ilerlemek için yardım sağlamaz. Size ünlü kişilerin övgüsünü kazandırmada, öteki bireylerle olan ilişkilerinizde daha kibar ve geçimli olmanıza da yardımcı olmaz. Felsefe okumakla huyunuzun daha soylu olacağını ya da halkın "Filozofça tavır" dediği o çok aranan tavrı kazanacağınızı da beklemeyiniz. Diş ağrısına katlanmada, yaşamın güçlüklerine göğüs germede herhangi birinden farkınız olmayacaktır. Filozof da herkes gibi ayakkabı bağı koptuğunda ya da treni kaçırdığında küfretmekten kendini alamaz. Bir çiviye bastığında ya da dilini dişlediğinde, herkes gibi o da ne duyduğu acıyı, ne de kızgınlığını gizleyecektir.

    Filozoflar, yaşamını yoluna koymada hiçkimseden daha başarılı değildir. Astroloji, spiritüalizm, psikanaliz ve insanlığın manevi başarıları için bulunmuş öteki çağdaş aspirinlerin tam tersine, felsefe, öğrencilere ne kendilerini nasıl yöneteceği, ne de geleceği nasıl kestirecekleri bakımından herhangi özel bir bilgi sağlamaz. Dünya çapında ünlü hiçbir filozof size dostluk kurma, başkaları üzerinde etkili olma, aşağılık duygusunu yenme konusunda bir şey söylemez. Aynı biçimde felsefe, sizi ne beklenilen bir tehlikeden korur, ne yalnızlığınızı giderebilir, ne de korkunuzu dağıtabilir ya da çağdaş dünyanın giderek artan kaosu karşısında size sığınabileceğiniz bir yer gösterebilir.

    Bu durumda, felsefenin gereği nedir? Okuması çetin, anlaması pek kolay olmayan bir konu. İnceledikleri, açık olmaktan uzak, üstelik profesörleri de yazdıklarında oldukça karanlık. Felsefeyi anlayarak okumak için bir kılavuz öğretmenin yardımına ve tartışma fırsatına gereksinim var. Bu güçlüklere karşın, uygulanabilir hiçbir yararı da yok. Filozofun çabalarının ödülle onurlandırılması diye bir şey de yok ortada. Felsefe bilgisi hiçbir işverenin değerlendirdiği bir nitelik olmadığı gibi, kişiyi yaşamında başarılı kılacak bir güçle de donatmamaktadır. Öyle ise felsefe öğreniminin gereği var mıdır?

    Bu sorunun tek yanıtı vardır: Anlama gereksinimini tatmin etmek. Bazılarımız, içinde bulunduğumuz bu şaşırtıcı dünyanın anlamını bilmek, genellikle insan yaşamının, özel olarak kendi kişisel varoluşumuzun önemini ve olanaklıysa amacını anlamak ister.

    Yaşamın amacı nedir ve nasıl yaşanılmalıdır?

    Felsefe, bu tür sorularla ilgilenir: Bunlara kesin yanıtlar bulmak için değil sadece üzerinde düşünmek ve tartışmak, bizden daha ilerideki kişilerle, akla yakın görünen yanıtları gözden geçirmek için ilgilenir. Öyle ise diyeceksiniz ki, "Felsefe, ruhun, evren üzerindeki serüveninin bir betimlemesidir. Bazı kişiler bu zihinsel ve spiritüel macerayı izlemede büyük zevk buluyor; onlara filozof diyoruz.

    Onların açtığı ışıklı yolda adım atmayı, yalnız bu zevki paylaşanlara öğütleriz...

    C.M.E. Joad







     

     

    KÜRESEL EKONOMİ POLİTİKTE TEMEL PARADİGMALAR

     

    KLÂSİK İDEALİZM

    1. İnsan, doğası gereği, iyileştirilebilir yapıdadır.
    2. İnsanlar arasında ve toplumlar (uluslar) arasında çıkar uyumu vardır.
    3. Savaş hiçbir zaman anlaşmazlıkları çözmenin uygun yolu değildir. Onun yerine, temeldeki çıkar uyumu keşfedilip öne çıkarılmalıdır.
    4. Doğru yasalar ve kurumlar insan davranışına yön verebilir; böylelikle insanlardaki iyilik ve güzelliği dışarı çıkarabilir.
    5. Uluslararası barışın güvencesi, ulusal self-determinasyondur.

    KLÂSİK REALİZM

    1. İnsanların yaşama (ayakta kalma) iradeleri vardır. Bu irade onları bencilleştirir.
    2. Yaşama iradesi, çevreye hükmetme iradesi demektir. Bu çevvreye öteki insanlar da dahildir!
    3. Bu durum, egemen olma yarışına yol açtığından, yaşama iradesi bir iktidar (güç) arayışı meydana getirir.

    YAPISALCI REALİZM

    1. Devletler, uluslararası ilişkilerde (yegâne değilse de) en önemli oyunculardır.
    2. Devletler, üniter ve akılcı (rasyonel) oyunculardır.
    3. Uluslararası sistem anarşiktir.
    4. Böyle bir ortamda kendi çıkarlarını korumak için, devletler, güçlerini ençoklaştırma peşinde olurlar.

    KLÂSİK MARKSÇILIK

    1. Sosyal sınıflar, siyaset sahnesindeki en önemli oyunculardır.
    2. Sınıflar, kendi maddî çıkarlarına uygun hareket ederler.
    3. Artı (fazla) değere el konması sömürüdür.

    ARAÇSAL MARKSÇILIK

    1. Sosyal sınıflar, siyaset sahnesindeki en önemli oyunculardır.
    2. Sınıflar, kendi maddî çıkarlarına uygun hareket ederler.
    3. Artı (fazla) değere el konması sömürüdür.
    4. Devletler, kendi kapitalist sınıflarının çıkarlarına uygun hareket ederler.

    MODERN DÜNYA-SİSTEM ANALİZİ

    1. Dünya yapısal bir bütündür ve en uygun analiz birimidir.
    2. Sistemin çeşitli parçaları, uluslararası iş bölümü sayesinde, fonksiyonel ilişki içindedirler.
    3. Devletler ve piyasalar, temeldeki toplumsal (yani sınıfsal) dinamiğin ürünüdürler.

    KLÂSİK LİBERALİZM

    1. Bireyler en önemli oyunculardır (kişi, hâne ve şirket).
    2. Bireyler akılcı ve üniter oyunculardır.
    3. Bireyler, yararlarını ençoklaştırırlar.
    4. Her şey alınıp satılabilir niteliktedir.
    5. Binaenaleyh, ticaret işbirliği ve barışa giden yoldur.
    6. Bireylerin kendi tercihlerini dile getirdikleri ulusal self-determinasyon, uluslararası barış ve anlayışa giden yoldur.

    KARMAŞIK KARŞILIKLI-BAĞIMLILIK

    1. Devletler her zaman uluslararası ilişkilerdeki en önemli oyuncular değildir.
    2. Devletler rasyonel üniter oyuncular değil, birçok değişik gruplardan, bürokrat, birey ve firmalardan oluşan yapılardır.
    3. Devletin, ülkenin bekâsını sağlamanın ötesine giden görev ve amaçları vardır; iktidar bu amaçların en önemlisi olmayabilir.

     

     

    Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Dyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olası değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:

    - "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der.

    Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:

    - "Ben çekilirim."


     

    Kendi soyunu övmek için, Sokrates'i küçük görmeye çalışan birine, Sokrates şöyle dedi:

    - "Senin soyun sende bitti, benimki ise benimle başlar."


     

    Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.

    Sokrates, gayet sakin:

    - "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak bekliyordum zaten" demiş.


     

    Ünlü bir filozofa:

    - "Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda:

    - "Ona ulaşmak için eğilmek gerek de ondan" demiş.

     

     

    - Gel yavrum kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var.
    - Buyurun, sorun öğretmenim.

    - Canlılar kaça ayrılır?
    - Dörde ayrılır öğretmenim...

    - Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım...
    - Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar...

    - Çocuklar da insan değil mi kızım?
    - Haklısınız! O zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim...

    - Peki, şimdi yeniden say bakalım!
    - Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar...

    - Kızım insanlara ne oldu?

    - Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim...

     

     

     

    KAÇ SAAT ÇALIŞIYORSUN?

    Seksen yaşını aşmış bir akademisyenin, odasındaki duvarda fotoğrafı asılı duran hocası ile arasında geçen bir konuşma, belki de başarısının sırrını, başka bir deyişle ilmin görkeminin sırrını veriyordu:

    "Günde kaç saat çalışıyorsun?"

    Vereceği rakamın etkisinden emin olan akademisyen, ikirciksiz şöyle der:
    "Onyedi saat Hocam!"

    Yüzünü ekşiten hocası,
    "Günde onyedi saat çalışarak âlim olamazsın!"
    diye karşılık verince şaşıran akademisyen:

    "Peki Hocam! Âlim olmam için günde kaç saat çalışmam gerekiyor?" diye sorar.

    Hocası'nın yanıtı ilginç, bir o kadar da çarpıcıdır:

    "Benim hocam günde 26 saat çalışırdı;
    ben ancak 25 saat çalışabiliyorum;

    senin de âlim olmak için günde en az 24 saat çalışman gerek!"

     

     

     


     

    Sayın İhsan FAZLIOĞLU'na, Metin BOBAROĞLU'na, Cengiz ERENGİL'e, Teoman DURALI'ya, Mustafa ÖZEL'e;
    MAHARAJ'a, KRISHNAMURTI'ye, İsmail EMRE'ye;
    Namdar Rahmi KARATAY'a, Haydar TOLUN'a,
    Ali KUŞÇU'ya, RÂZİ'ye, GAZZÂLÎ'ye, Muhyiddin b. ÂRÂBÎ'ye, İbn-i SİNÂ'ya,
    NIETZSCHE'ye, DILTHEY'e, POPPER'a, HEGEL'e, KANT'a, BODDHIDHARMA'ya, HYPATIA'ya, SOKRATES'e ...
    BSV'ye ve AAV'ye...
    tarihteki, (adı/kendi bilinsin/bilinmesin, kaydı bulunsun/bulunmasın), doğrudan ya da dolaylı olarak Felsefe, Bilim ve Sanata hizmeti/katkısı/çabası/desteği olmuş herkese...
    kitaplarından, sohbetlerinden ve sözlüklerinden yararlandığımız yazarlara, paylaşımları/katkıları için çok teşekkür ederiz.


       
    Bugün[10 April 2025]
    itibariyle 13084 başlık/FaRk ile birlikte,
    15807 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

    (1/11)


    - = ile =:

    ( Eşittir. İLE Tanım gereği. )


    - 0(SIFIR) ile YOKLUK

    ( Akılsal/rasyonel. İLE !Akılsal/rasyonel. [!: değil] )


    - 0/SIFIR:
    YUTAN ile ETKİSİZ

    ( Çarpmada. [... x ...] İLE Toplamada/çıkarmada. [ ... + ... ] )


    - 0.99365 = 0.03
    ile/değil/yerine/><
    1.01365 = 3.78

    ( Her gün yaptığımız işi (ya da kendimizi), %1 iyileştirdiğimizde, 365 gün sonra vardığımız sonuç ile her gün, %1 gerilettiğimizde vardığımız sonuç arasında, ne kadar büyük FaRkLaR olduğunu görüyoruz!... )


    - 1 ve/||/<>/>/< 2 ve/||/<>/>/< 4 ve/||/<>/>/< 8

    ( Konuş. VE/||/<>/>/< Yaz! VE/||/<>/>/< Oku! VE/||/<>/>/< Dinle! )


    - 1900 ÖNCESİ ile 1901 SONRASI


    - -2 ve 2

    ( İkisinin de karesi 4'tür. )


    - 360 DERECE TERS değil 180 DERECE TERS


    - A = B ile/ve/||/<> A > B ile/ve/||/<> A < B
    OLMAZSA, MATEMATİĞİN OLANAKSIZLIĞI


    - A PRİORİ ile A POSTERİORİ

    ( Deneyimden bağımsız, salt akıl yoluyla bilinen bilgi. İLE Deneyim yoluyla elde edilen bilgi. )


    - A-[Yun.] ile ANTİ-[Yun.] ile ANTE-[Lat.] ile -SIZ[Tr.]

    ( "Olumsuzluk/bulunmazlık" ön eki. İLE "Karşıtlık" anlamı veren ön ek. İLE "Öncelik" anlamı veren ön ek. İLE Türkçe'de "olumsuzluk/bulunmazlık" ön eki. )


    - c2:
    a2 + b2 = ... ile/ve/||/<> E = m . ...

    ( )


    - AŞK

    ( AŞK-I CİSMÂNÎ: Maddî aşk, eşeysel arzulara dayanan sevgi.
    AŞK-I DERÛN: Derinde, içte olan aşk, içten gelen arzu, istek.
    AŞK-I EFLÂTÛNÎ: Platonik aşk, maddeci olmayan ideal aşk.
    AŞK-I FAZL Ü HAKK: Fazilet ve doğruluk aşkı, sevgisi.
    AŞK-I FÜSÛNKÂR: Sihirli, büyüleyici aşk.
    AŞK-I HAKİKÎ: Gerçek sevgi, maddeye bağlı olmayan aşk.
    AŞK-I İLÂHÎ: Tanrı aşkı.
    AŞK-I MAKHÛR: Kahrolmuş, mahvolmuş aşk.
    AŞK-I MARAZÎ: Düzensiz bir ruh halinin normal olmayan sevgisi.
    AŞK-I MECÂZÎ: Allah sevgisine ulaşmak için O'nun yarattığı geçici suretlerden birini sevme.
    AŞK-I MEMNÛ: Menedilmiş, yasaklanmış aşk.
    AŞK-I MÜRDE: Ölmüş, bitmiş aşk.
    AŞK-I RÛHÂNÎ: Manevî sevgi, Allah sevgisi.
    AŞK-I SEHHÂR: Sihirleyici, büyüleyici aşk. )


    - ABANMAK ile/ve/||/<> BOCA ETMEK


    - ABARTI ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK


    - ABARTI ile KABARTI

    ( Bir şeyi/olayı, olduğundan büyük ya da çok gösterme, mübalağa. İLE Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer. )


    - ABARTI ile/ve/||/<> VAAD


    - ABARTILANLAR ile/ve/||/<> ANLAŞILMAYANLAR ile/ve/||/<> GÖZARDI EDİLENLER


    - ABARTMA ile KABARTMA

    ( Zihinde[vehmin olumsuz kullanımıyla]/olaylarda/olgularda/kavramlarda. İLE Nesnelerde. )


    - ABARTMA/EKSAJERE ile/ve/||/<> KABALAŞTIRMA/VULGARİZE


    - ABARTMAK ile/değil/yerine/>< AZALTMAK


    - ABARTMAK ile/ve/değil/<> DURMAYI BİL(E)MEMEK/BECEREMEMEK


    - [ne yazık ki]
    KONULARI/AYRINTILARI/OLAYLARI/SORUNLARI:
    ABARTMAK ile SAPTIRMAK ile TIRMANDIRMAK


    - ABDAL ile Abdal

    ( Eskiden, bazı gezgin dervişlere verilen ad. İLE Safeviler döneminde, İran'da yaşayan önemli Türk oymaklarından biri. | Anadolu'da yaşayan, bu addaki bir oymak. [Geygel Abdalları] )


    - ABECESEL DİL ile İMGESEL/RESİMSEL DİL


    - ABRAHAM ABULAFIA ve/<> İBN ARABİ


    - ABSOLUTE vs. DOGMA


    - ABSOLUTE, NOMINATIVE[İng.] ile YALIN


    - ABSTRAKSİYONİZM değil/yerine/= SOYUTÇULUK


    - ACELE ETMEK ile/değil/yerine HIZLI HAREKET ETMEK

    ( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )

    ( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. )

    ( Fazla acele eden kişi, kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )


    - ACHARYA

    ( Eğitimli, bilgili kişi. Saygı terimi. )


    - ACI DUYABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/&lt; (KENDİ)/(ONUN/ÖTEKİNİN) ACISINI DUYABİLEN

    ( Canlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )

    ( )


    - ACI/ISTIRAP:
    KÖTÜLERİN ŞİDDETİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< İYİLERİN SESSİZLİĞİNDEN


    - ACI ile/ve/değil/yerine ACIRAK

    ( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Az acı. )


    - ACI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAKIŞ AÇISI

    ( Kişi, bakış açısını değiştirmedikçe "ıstırabını/acısını" değiştiremez. )


    - AÇI ile KENAR


    - AÇI ile/ve/değil YAKLAŞIM


    - ACIDAN KAÇINMAK ile HAZZA YÖNELMEK


    - AÇIĞA VURMA" ile/ve/||/<> ORTAYA ÇIKARMA


    - İLETİŞİM:
    AÇIK ile/ve/||/<> ÖRTÜK

    ( EXPLICIT vs./and/||/<> IMPLICIT :ON COMMUNICATION )


    - AÇIK KÜME ile KAPALI KÜME

    ( OPEN CLASS vs. CLOSED CLASS )


    - AÇIK SEÇİK = CLEAR-CUT, CLEAR AND DISTINCT[İng.] = CLAIR(E) ET DISTINCT(E)[Fr.] = KLAR/DISTINCTEKLARE UND DEUTLICH(E)[Alm.] = CHIARO E DISTINTO[İt.] = CLARO Y DISTINTO[İsp.] = CLARUS/CLARE ET DISTINCTUS[Lat.] = SAF?S[Yun.] = VÂZIH VE MÜTEMÂYİZ[Ar., Fars.] = KLAAR EN DUIDELIJK[Felm.]


    - AÇIK SÖZLÜ/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEZÂKET


    - AÇIK TUT! ve/||/<> BAĞLI TUT!

    ( Elini, sofranı ve kapını. VE/||/<> Gözünü, dilini ve belini. )


    - AÇIK ile/ve/değil/< ÂŞİKÂR/ECLÂ[Ar. < CELÎ]/BEYYİN[Ar.]


    - AÇIK ile/ve/||/<> AYIK


    - AÇIK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN


    - AÇIK ile/ve SEÇİK

    ( Doğal, Duyusal. İLE/VE Zihne. )

    ( Üçgenin iç kenarı. İLE/VE Hipotenüs. )

    ( Descartes )


    - AÇIKLAMA ile/ve/değil ANLAM/LANDIRMA

    ( ... İLE/VE/DEĞİL İnsan durum ve tutumları açıklanamaz ve fakat (ancak) anlamlandırılır/anlamlandırılabilir. )


    - AÇIKLAMA ile/ve AYDINLATMA

    ( EXPLANATION vs./and TO ENLIGHTEN )


    - AÇIKLAMA = İZÂH/AT, TAFSİLÂT, BEYÂN = EXPLANATION[İng.] = EXPLICATION[Fr.] = ERKLÄRUNG[Alm.] = SPIEGAZIONE[İt.] = EXPLICACIÓN[İsp.] = EXPLENATIO[Lat.] = HO EKS?G?SIS[Yun.] = İZÂH, BEYÂN[Ar.] = BEYÂNKÂRÎ(far.) = VERKLARING[Felm.]


    - AÇIKLAMAK ile/ve ANLAMAK

    ( Açıklama, bir şeyi bir nedene değil, bir temele dayanarak göstermektir. )

    ( Nedensel ya da temele dayanan. İLE/VE Amaca yönelik. )

    ( TO EXPLAIN vs./and TO UNDERSTAND )


    - AÇIKLAMAK ile KANITLAMAK

    ( EXPLANATION vs. TO PROVE )


    - AÇIKLANABİLİRLİK ile/ve/||/<> TÜRETİLEBİLİRLİK


    - AÇIKLANMIŞ ile/ve/||/<> KABUL EDİLMİŞ(ZIMNÎ)

    ( EXPLICIT vs./and/||/<> TACIT )


    - AÇIKLIĞA KAVUŞTURMAK ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK KILMAK


    - AÇIKLIK ile/ve/<> GÖRÜNÜRLÜK


    - ACİL İHTİYAÇ değil/yerine/= İVEDİ GEREKSİNİM


    - AÇILIM ile AÇIKLAMA


    - AÇILIM ile DIŞAVURUM


    - AÇILIM ile/ve/||/<>/> GENİŞLEME


    - AÇILIM ile/ve KATKI

    ( EXPANSION vs./and CONTRIBUTION )


    - AÇILIŞ TÖRENİ/KONUŞMASI ile/değil AÇIŞ TÖRENİ/KONUŞMASI


    - ACIMA ile DUYGUDAŞLIK


    - ACIMA ile/ve/||/<>/> SEMPATİ ile/ve/||/<>/> EMPATİ ile/ve/||/<>/> ŞEFKÂT

    ( Sana acıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını anlıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını paylaşıyorum. İLE/VE/||/<>/> Yardım etmek için yanındayım. )

    ( )


    - ACIMAK değil/yerine ANLAMAK


    - AÇIMLAMA ile/ve/<> GÖSTERME


    - AÇIMLANAN ile/ve SERİMLENEN


    - AÇIP-KAPATMAK ile/değil KAPATIP-AÇMAK

    

    (1/11)

    FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
    ( Click here to see further differences!... )




    Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 586 kez incelenmiş/okunmuştur.




    To Top